01 Kasım 2023 - Çarşamba

Memleketin tahtı mı, bahtı mı?

Değerli okuyucularım, biliyorsunuz ki Ben Beyşehirliyim, orada doğdum orada büyüdüm.

Yazar - Prof. Dr. Hüseyin MUŞMAL
Okuma Süresi: 6 dk.
Prof. Dr. Hüseyin MUŞMAL

Prof. Dr. Hüseyin MUŞMAL

-
Google News

Memleketimin ve insanlarının üzerimde ve bir eğitimci olmam da çok büyük emekleri var. 

Bilimsel çalışmalarımın yarısından fazlası memleketimle ilgili olduğu gibi, ürettiğimiz şiirlerde, öykülerde, hikâye ve romanlarda memleketimin tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerinin tesiri bulunuyor.

 Bir çeyrek asırdır memleketimin geçmişiyle meşgul olduğum için, geleceği ile ilgili de kaygılanıyor, düşünüyor, fikirler ve projeler üretiyorum. 

Bunların ilgililere ve yetkililere faydalı olacağını düşündüğüm için kamuoyu ile paylaşıyorum. Tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum.

 Bizler memleketin tahtı için değil bahtı için mücadele ediyoruz, hâkimi olmaya değil hadimi olmaya talibiz. 

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, Anadolu’nun kırsal nüfusu kent nüfusuna oranla ezici bir çoğunluğa sahipken bugün kırsal nüfusun maalesef çok gerilerde kaldığı görülmektedir.

 XX. yüzyılın ortalarından günümüze kadar kırsal alandan kentlere ve büyükşehir merkezlerine ciddi oranda göçler yaşanmaya devam etmektedir.

 Bu göç hareketlerinin çeşitli sebepleri olmakla birlikte ne yazık ki sonuçları hiç de olumlu değildir. 

Son yıllarda, özellikle göç yaşanan yerlerde hem nüfus hem de hane/ev açısından önemli ölçülerde kan kaybı yaşanmaktadır. 

Bazı aileler tamamen kırsalla bağlarını koparmış ve yaşadıkları hanelerini de terk etmiş durumdadır.

 Nitekim bu göstergelerden hareketle göç hareketinin nedenleri ve çıkardığı sorunlar net bir şekilde gözlemlenebilmektedir.

Başkaca sebepleri olmakla birlikte göç hadisesinin yaşanmasındaki nedenlerin başında eğitim ve işsizlik gibi iki ana mesele gelmektedir.

 Bu konuda eğitim bahsini başka bir yazıda işlemek üzere şimdilik özellikle iş ve istihdam konusuna kısaca temas edilebilir. 

Kırsalda yaşanan gelişmeler nedeniyle insanlar bir zamanlar temel geçim alanı olan tarım ve hayvancılık faaliyetlerini sürdürmek istememektedir.

 Çiftçilerin ifadesiyle ziraî faaliyetlerin devam ettirilebilmesi için gerekli olan şartlar da eskisi gibi değildir. 

Ayrıca çeşitli nedenlerle hayvancılık faaliyetlerinde yapılan sınırlandırmalar ve mera alanlarının azalması nedeniyle bölgede verimli bir hayvancılık da yapılamamaktadır.

 Mevcut şartlar itibariyle tarım ve hayvancılığın arzu edildiği gibi sürdürülebilir olmaktan çıkması ve bunlara alternatif başka iş kollarının da oluşturulamaması gibi nedenlerle kırsaldan şehirlere göç yaşanmaktadır.

Hâlihazırda kasabada faaliyet gösteren bakkal ve kahvehane gibi işyerleri de risk altında olup buralarda kurulan pazarlar da artık faaliyetine devam edememektedir. 

Bu tür ticarethanelerin faaliyet gösterebilmeleri için gerekli olan talepler, nüfusun azalmasına paralel olarak gerilemektedir. 

Takdir edersiniz ki talebin olmadığı yerde, arzın varlığını koruması, yani insanlara hizmet vermek için açılmış olan kurumların faaliyetlerini sürdürebilmeleri mümkün değildir. 

Çocuklarına daha iyi şartlarda eğitim verebilmek veya iş bulabilmek umuduyla yerleşimden ayrılmış olanlar bir tarafa, yaşamına devam eden kırsal nüfusun iş imkânlarından yoksun mevcut sosyal ekonomik durum ve hayat şartları nedeniyle zaman içerisinde nasıl bir seçenekle karşı karşıya kalacaklarını tahmin etmek güç değildir. 

Tabiatıyla kırsalda yaşanan sorunların kaynağı bir kalemde tespit edilemeyeceği gibi, bu sorunlara aspirin tarzında acele çözümler de üretilemez. 

Keza alınan tedbirlerin bir anda istenilen sonuca ulaşması da beklenemez. Bununla birlikte bütün bu sorunların çözümünde her şeyi merkezi idareden beklemek de doğru değildir. 

Bölgede yaşamayan insanların sorunları görmeleri ve bunlar hakkında isabetli çözümler üretmeleri zaten kolay olmayacaktır.

 Bu anlamda merkezi idareden ziyade yerel idarecilere büyük işler düşmektedir. Yerel idareciler yönetim sahalarındaki sorunların farkında olarak, bunların çözümünde, üniversite, sanayi-ticari kurum ve işletmeler ile iş birliği hâlinde hareket etmeli ve sorunların masaya yatırıldığı, somut çözüm önerilerin ortaya konulduğu ortak akıl platformlarının oluşturulmasına öncülük etmelidir. 

Kırsalda yaşanan sorunlara yıllardır orada yaşayan insanlar ve özellikle muhtarlar son derece vâkıf bulunmaktadır. Bu noktada her yerleşim için özel durumlar ve şartlar bulunduğundan muhtarlarla birlikte hareket edilerek kırsalın kalkındırılması ve zenginleştirilmesi için projeler geliştirmek mümkün olabilir.

 Belki de böylece kırsalda bilinen klasik sorunların dışında daha güncel ve önemli sorunların farkında olunabilecek ve çözüm adına daha somut adımlar atılabilecektir. 

Hemen herkesin farkında olduğu ve doğrudan akla gelen en önemli sorun işsizliktir. Memleketimizde işsizlik oranı yüksek değilse de “Tüfekçilik, Mermercilik vb” sektörler dışında kırsalda yaşayan insanların istihdam edileceği önemli bir sektör de mevcut değildir. 

Köylerde yaşayan insanlarımız için ister şahsi ister kooperatif veya şirket yoluyla hayvancılık, balıkçılık, halıcılık, kerestecilik, tavukçuluk, besicilik, meyvecilik vs. gibi iş kollarında küçük işletmeler kurularak bu gibi işlerde istihdam alanları oluşturulduğunda, işsiz olan gençlerin kırsalda kalması sağlanabilecektir. 

Hatta zamanla kırsala özgü bir üretim alanı veya ticari bir ürün ortaya çıkarılabildiğinde ciddi bir atılımla kırsalın kalkınması gerçekleştirilmiş olacaktır.

 Böylece dışarıda çok daha ağır şartlarda çalışmak zorunda kalan insanlar kırsal kesimde oluşacak olan yeni istihdam alanları nedeniyle geri dönüş dahi yapabilecektir.

 Geri dönenler yerleşimin canlanmasına hem de yeni taleplerin ve böylece yeni sektörlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu durum sadece bölgemiz değil ülkemiz ekonomisine olumlu yönde yansıyacak, arzu edilen huzur ve refaha katkı sağlanmış olacaktır.

Hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle kucaklıyorum.

#
Yorumlar (3)
Halil GÜMÜŞEL
02.11.2023 13:42
Bizler ilkokula giderken ülkemizin nüfusunun %80 i köylerde olduğunu bilirdik. Şimdi ise maalesef tam tersi oldu. Köyden kente değil de kentten köye göçün sağlanabilmesi için Köy Kent projeleri dediğimiz sizin anlatımızla bu projeler olsa gerek. Tşk.lr.
Ünal COŞKUN
01.11.2023 22:47
Değerli hocam makalenizi sonuna kadar okudum tesbitleriniz ve değerlendirmelerini son derece önemli konular,maalesef ülkemizdeki siyaset ve siyasetçiler ülke sorunlarına çözümü menfaate dayalı yapıldığı için ilçe sorunları tamamen yerel yöneticilere kaly
Hüseyin Taşkıran
01.11.2023 22:01
Sayın Hüseyin Hocam, Sizleri in içten duygularımla tebrik ediyorum,çok teşekkür ediyorum bu güzel düşünce ve yorumlarınız için
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.