22 Eylül 2023 - Cuma

Zor Zaman Yazısı

Bana ayrılan bu köşeden daha önce seslenecektim ama maalesef ki kısmet bu zamanaymış.

Yazar - Fatih BABAOĞLU
Okuma Süresi: 5 dk.
Fatih BABAOĞLU

Fatih BABAOĞLU

-
Google News
Maalesef diyorum zira 6 Şubat günü öyle bir felaket yaşadık ki… Deprem demeye dilim varmıyor çünkü yaşadığımız bir felaket hatta küçük bir kıyamet denilse yeridir. Ülkemizde 10 ili yerle yeksan eden bu felaket 5 ülkeden hissedilen bir felaketti.
 
Öyle ki yaşanılan bu felakette ortaya çıkan enerji miktarını Tohoku Üniversitesi Uluslararası Afet Bilimi Araştırma Enstitüsünden ünlü bilim insanı Profesör Shinji yaptığı açıklamayla net bir şekilde ortaya koymuş. Shinji; “1995 yılında yaşanılan Büyük Hanshin-Awaji Depremi ve 2016 yılında yaşanılan Kumamoto Depreminden tam on kat fazladır” dedikten sonra; “depremin büyüklüğüne ilave olarak denilebilir ki, merkez üssünün yüzeye yakın olması da böylesine büyük hasara sebebiyet vermiştir.” Evet işin uzmanının söyleminden hareketle asrın felaketi olarak adlandıracağımız yaşadığımız en büyük deprem adına dünya depremler tarihinin ilk beşi içine girebilir.
 
Şiddeti böyle olan bir felaketin yaptığı tesir ise tahmin edilemez boyuta ulaşır. Neden? Çünkü böylesi bir tesir başta akıl tutulmasına yol açar ki ülke olarak yarattığı şok ortada. Lakin elhamdülillah ülkece bu şoku biran evvel atıp tığı teber şahı merdan herkes kısa zamanda elinden geleni yüklenip kardeşlerinin yanına koştu.
 
Sadece bizler mi koştuk? Elbette hayır. Hele bir fotoğraf karesi vardı ki düşmanın dudağını uçuklattı. Bu fotoğrafı görüp okuyan yedi düvel amiyane bir tabirle kapak olan bir resimdi bu. Azerbaycan’dan Server Beşirli adındaki bir can kardeşimiz eskimiş arabasının üzerine ne bulduysa atıp, birde Azerbaycan ve Türkiye bayraklarını dalgalandırarak yardıma koşmasının fotoğrafıydı bu. Bu resmi gören beynelmilel düşmanlar Türklerin her koşulda ve şartta bu dünyanın gerçek efendileri olduğunu bir kez daha korkuyla temaşa ettiler.
 
Bir felaket yaşandı. Hem de küçük kıyamet denilebilecek bir felaket. Haşa hiçbir zaman isyan etmedik ve dahi etmeyiz. Biliriz ki Allah kullarına zulmetmez. Biliriz ki bu bir imtihan. Lakinnnnn! Yıkılan yalnızca binalar değil insanlık ve ahlakın da yıkıldığı gün gibi aşikar. Şüphe yok deprem yeri sallayıp üstündeki çürük temellerle ve eksik malzemeyle inşa edilmiş binaları yıktı. Biraz daha yer kazanmak hırsıyla apartmanın can damarı olan kolonları kesilen binaları…
 
Ne kadar arsız ne kadar hırsız varmış vatanımda. Acı hem de çok acı bir tecrübe bu. Bu tecrübeyle bir kez daha anladık ki bu deprem çoktan ar hattı kırılmış toplumsal ahlakımızı gösterdi bizlere. Hatta öyle ki arsızların ve hırsızların itibarlı insanlar olduğunu da gözümüzün içine soktu bu felaket.
 
Yalnız bunlarla kalsa iyi… Yaşanan bu kötü durumdan vazife çıkarıp siyasi rant peşinde koşanlardan tutunda, olayı reklama çevirenleri; yağmacıları, talancıları, fırsatçıları, fesatçıları, hainleri de gösterdi…
 
Bu yazı elbette uzar gider ama susmak zamanı… Zinhar dilime zehir zemberek, küfür kıyamet, sunturlu kelimeler doldu.
 
Elhasıl şimdi zor zamanda dimdik durma vakti. Topyekun devletin milletin yanında durma vakti. Hiçbir şey yapamazsak kendi kapımızın önünü süpürme vakti. Elbet bu günler geçer devlet millet el ele bütün bunların muhasebesini yapar kanaatindeyim.
 
Not 1: Köşemizin ismini neden (D)AHİ’CE SÖZLER koyduğumuz başka bir yazı bahsidir. En kısa zamanda onu da aktaracağım.
 
Not 2: Köşe için bir selam yazısı yazmıştım nasip değilmiş ama onu da bir ara sizinle paylaşacağım.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.